Röportajlar

İnsan Kaynakları ve İdari İşler Koordinatörü Özlem Şahinoğlu Sorularımızı Yanıtladı!
Yayın Tarihi: 22 Temmuz 2025
İnsan Kaynakları ve İdari İşler Koordinatörü Özlem Şahinoğlu Sorularımızı Yanıtladı!
İnsan Kaynakları ve İdari İşler Koordinatörü Özlem Şahinoğlu Sorularımızı Yanıtladı!

1. İnsan Kaynakları Alanında Kariyer Yapmaya Nasıl Karar Verdiniz?

Kariyerime başladığım ilk yıllarda eğitim organizasyonları ve çalışan gelişimiyle ilgili süreçlerde görev
alırken fark ettim ki, ben kesinlikle kariyerimin geri kalanında “insan” tarafında olmak istiyorum. İnsanları
gözlemlemeyi, onları tanımayı, neye ihtiyaç duyduklarını anlamaya çalışmayı hep sevdim. Kimine zor
gelebilir ama ben tüm gün boyu mensubu olduğum kurumu çalışanlar için daha huzurlu ve tercih edilir
kılmak için emek vermeye gayret ediyorum. Tabii ki günün sonunda amaç, kurumun hedeflerine
ulaşmasında fayda sağlayacak bir ortam oluşturmak. Çalışanların mutlu olduğu bir ortamın, şirket
başarısına etkisini farklı kurumlarda birebir deneyimledim. Elbette her kurumun dinamikleri farklı. Bazı
dönemlerde, odak noktasının daha çok performans, hedef ve verimlilik üzerine kurulu olduğu yapılar
içinde de çalıştım. Bu tür ortamlarda insan odaklı yaklaşımın geri planda kalmasının çalışan
motivasyonuna etkisini gözlemleme fırsatım oldu. İşte o anlarda üzerimde daha da fazla sorumluluk
hissettim.
İnsan Kaynakları işi yapmak bir kurumun hem vicdanı hem de aklı olmak gibi geliyor bana. Bu yüzden
uğraştığım şey benim için sadece bir meslek değil, aynı zamanda kişiliğimle birebir örtüşen, kimi zaman
zorlu, çoğu zaman keyifli ve tatminkar bir yolculuk.

2. Kariyeriniz Boyunca Karşılaştığınız En Büyük Zorluklar Neler Oldu? 

Sanırım en büyük zorluklardan biri; hızlı büyüyen, dönüşüm içinde olan şirketlerde hem sistemi kurmak
hem de insanları bu sisteme inandırmak oldu. Değişim her zaman kolay kabul edilmiyor; özellikle
çalışanların alışkanlıklarını dönüştürmek sabır ve güçlü bir iletişim becerisi istiyor.
Ben bu noktada hep güvendiğim yönüme yaslandım: Dinlemek. İnsanlar gerçekten dinlendiklerini ve
anlaşıldıklarını hissettiklerinde değişime daha açık hale geliyorlar. Yıllar içinde krizler de yaşadım;
küçülmeler, yeniden yapılanmalar, pandemi gibi süreçler… Her seferinde temel stratejim aynı oldu:
Sessizce ve dikkatle dinlemek, samimi olmak, çözüm odaklı kalmak.
Bazı zamanlar, yöneticilik değil, dinleyici ve sırdaş olmanın öne çıktığı anlar yaşadım.
Deneyimlediklerim beni hem profesyonel olarak hem de birey olarak büyüttü. Buradan şunu da
anlamamak gerek, dinlemek ve dikkate almak önemli ancak bu çalışanın her zaman haklı olduğu ya da
taleplerinin karşılanacağı anlamına gelmiyor. Bir çok toksik kişilik de zaman içinde karşınıza çıkabiliyor.
Ortamı ve sizi manipüle etmeye çalışıp kurumun huzurunu kendi menfaatleri doğrultusunda bozmaya
çalışan ve hiçbir şeyden memnun olmayan örnekler karşınıza çıktığında burada “dur” ya da “hayır”
demeyi de bilmek gerekiyor. Sonuçta amaç kurumların hedefleri ile çalışanların memnuniyeti arasındaki
optimum dengeyi yakalamak ve herkes için adil ve eşit bir insan kaynakları politikası oturtmaktır.

3. İnsan Kaynakları Alanında Size İlham Veren Veya Örnek Aldığınız Bir Mentorunuz Var mı?

Evet, kariyerimin ilk yıllarında birlikte çalıştığım bir yöneticim vardı. Onun beni nasıl dinlediğini, tek bir
sözüme bile nasıl dikkatle baktığını hiç unutmuyorum. O zamanlar çok gençtim, ama onun bana verdiği
değer, kendime olan güvenimi inşa etti.
Bugün ben de aynı yaklaşımı sürdürmeye gayret ediyorum. 20 sene önce Şanlıurfa’da birlikte
çalıştığınız bir gişe yetkilisinin hâlâ her doğum gününüzde, her özel günde sizi hatırlayıp hatırınızı
sormasının kıymetini tarif edemem. Yıllar önce kısa sürelerle çalıştığımız birçok kişi, bugün hala arar,
fikir sorar, hayatındaki gelişmeleri paylaşır. Mesleğime aşık olmamdaki en büyük etken de budur.

Kurumlar değişir, yöneticiler değişir, hedefler değişir ancak insanda bıraktığınız o dokunuş asla
kaybolmuyor, nereye gitseniz sizinle yürüyor ve sizi ayakta tutuyor.
Sizi şaşırtabilir belki ancak insan kaynakları konusunda ilham aldığım biri daha var. Bir ülkenin
kurtuluşunda ve var oluşunda, dönemin zorlukları ile çökmüş, yoksullaşmış, umudunu yitirmiş, işgal
edilip parçalanmak üzere olan milyonlarca insanı, bir ulusu yeniden ayağa kaldırmayı başaran, savaşlar
kazanıp ordular yönetmiş gerçek bir önder ve liderken yine de sade bir çiftçi karşısına gelip bir şey
istediğinde onu gözlerinin tam içine bakarak pür dikkat dinleyebilen Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ tür
en büyük ilham kaynağım. Ülkenin insan kaynağını bir araya getirip millet haline dönüştürerek,
bağımsızlık hedefine ulaşmış, üzerine de Aziz Cumhuriyetimizi kurmuş kişi, bana göre dünyanın gelmiş
geçmiş en iyi insan kaynakları yöneticisidir. Ve aldığım ilham, o çiftçiyi dinleyen gözlerdedir..

4. Şu Anki Pozisyonunuza Gelene Kadar Hangi Rollerde Çalıştınız?

Kariyerime eğitim uzmanı olarak başladım. Ardından Anadolubank’ta İnsan Kaynakları Yetkilisi olarak
çalıştım. Tekstilbank’ta eğitim ve işe alım süreçlerini yönettim. Daha sonra Katılım Bankacılığında hem
İK hem de bireysel satış yönetimi rollerinde bulundum. Burada eğitimden performansa, pazarlamadan
saha yönetimine kadar çok geniş bir yelpazede deneyim kazandım.
Bu süreçte kendimi sadece masa başında değil, sahada da geliştirmek istedim. Kendi isteğimle şubeye
geçtim ve bireysel pazarlama müdür yardımcısı olarak sahada görev aldım. Bu karar, bana çalışanın
dünyasını içerden görme fırsatı sundu.
Sonrasında MNG Faktoring’te İnsan Kaynakları ve İdari İşler Koordinatörü olarak çalışmaya başladım.
Bu görevde sıfırdan bir sistem kurmak, süreçleri oturtmak, kurum kültürünü inşa etmek gibi yönetimden
bana uygun görülen pek çok sorumluluğu üstlendim. Bugün geldiğim noktada, farklı alanlardaki
deneyimlerimin bana çok yönlü bir bakış açısı kazandırdığını gönül rahatlığıyla söyleyebilirim.

5. İnsan Kaynakları Alanında En Gurur Duyduğunuz Başarınız Nedir?

En büyük gurur, bir sistem kurup onu yaşayan bir kültüre dönüştürebilmek oldu. MNG Faktoring’e
başladığımda insan kaynakları süreçleri oldukça gelişime açıktı. O dönemde sadece bir İnsan
Kaynakları politikası geliştirmedik ; çalışanlara temas eden, onların ruhuna dokunan bir yapı oluşturduk.
Performans sisteminden ücret politikasına, kariyer planlamasından şube açılışlarına kadar her adımda
insanı merkeze almaya çalıştık.
Çalıştığımız kurumlar bizim ekmek kapımız, ülkemizin de ekonomisine katkıda bulunan üretim
merkezleri. Kurumların başarıya ulaşması, hedeflerini tutturması, hem içinde çalışanların hem de
ülkemizin refahı için çok kıymetli tabii ki. Bir yandan bakacak olursak, Türkiye’nin en değerli
Holdinglerinden Ergün Holding’in kurumumuza değer verip yatırım yapmış olması büyük bir gurur benim
için. Sonuçta benim de 10 yılı aşkın emeğim var bu kurumda. Tabii ki kendinize de ufacık da olsa pay
biçiyorsunuz. Ama inanın benim için bir çalışanımızın “kendimi değerli hissettim” demesinin gururu ve
mutluluğu her şeyden kıymetli. Çünkü ben iz bırakmak istiyorum, geçip gitmek değil.

6. İnsan Kaynakları Profesyoneli Olarak Liderlik Tarzınızı Nasıl Tanımlarsınız? Hangi Liderlik İlkeleri
Sizin İçin Önemlidir?

Liderlik yaklaşımımın temelinde koçluk, dinleme ve samimiyet yer alır. Ben çok konuşan bir yönetici
değilim, ama iyi dinleyen bir yönetici olmaya gayret ediyorum. İnsanların bana kolaylıkla açıldığını
düşünüyorum, çünkü onlara yargılamadan, etiketlemeden yaklaşmaya çalışıyorum. Liderlik kavramı
benim için daha çok önde koşmak değil birlikte yol yürümeyi ifade ediyor.
Çalışanlarla planlı toplantılarla, birebir geri bildirim görüşmeleri ile iletişim kurmak bir yöntem ancak
kafede içten bir “Nasılsın?” sorusunun yarattığı güvenin daha fazla olduğunu düşünüyorum. Adalet,
şeffaflık ve güven ilkeleri benim için vazgeçilmez. İnsanların sözlerden çok davranışlara itibar ettiğine
inanıyorum.

7. Yapay Zekanın İK Alanında Kullanılmasını Nasıl Değerlendiriyorsunuz

Yapay zekâ bence İK alanında büyük fırsatlar sunuyor ama bu fırsatın sağlıklı bir şekilde
değerlendirilebilmesi için çok net bir dengeye ihtiyaç var. Özellikle işe alımda ön eleme süreçlerinin
hızlanması, eğitimlerin kişiselleştirilmesi, çalışan memnuniyet analizlerinin daha etkin yapılması gibi
alanlarda ciddi katkı sağlayabilir.
Ancak ben insanı merkeze koymayan hiçbir teknolojiyi tam anlamıyla faydalı bulmuyorum. İK’da
dokunuş önemlidir. Özgeçmişine göre elenebilecek bir adaya, sadece birkaç dakika konuşarak
hayatının fırsatını sunmak mümkün. Bu yüzden teknolojiyle beraber insan sezgisine, yargısına ve
kalbine de ihtiyaç var.
Benim perspektifimden yapay zekâ bir araçtır ama karar verici hiçbir zaman o olmamalıdır. Çünkü İK’nın
“insan” tarafı hala bizim en büyük avantajımız. Samimiyet, empati, duygu, göz teması, ses tonu…
Bunları belki yapay zekâ da analiz edebilir ancak insan sezgilerinin yerini alabileceğini düşünmüyorum,
açıkçası güven söz konusu olduğunda çalışanların da kendileri ile ilgili bir yapay zeka robotun karar
vermesini, kariyer yolunu belirlemesini isteyeceğini, ya da bir dertleri olduğunda gidip yapay zeka ile
bunu paylaşmak isteyeceklerini düşünmüyorum.

8. Uzaktan Çalışma ve Esnek Çalışma Modelleri Hakkında Düşünceleriniz Nelerdir?

Pandemi süreci hepimize şunu gösterdi: Güven ve iletişim varsa, mesafe engel değildir. Uzaktan
çalışma, doğru kurgu ve doğru takip sistemiyle kimi zaman verimli olabilir.
Ancak herkesin aynı ölçüde adapte olamadığını da gördük. Bu nedenle biz “kişi ve iş odaklı hibrit
sistemler”i daha uygun buluyoruz. Yani bazı roller için uzaktan çalışma çok anlamlıyken, bazı
pozisyonlar fiziksel temas gerektiriyor. Ayrıca hiçbir zaman yanyana gelmeyen, yüzyüze görüşmeyen,
birlikte bir şey paylaşmayan çalışanlardan sağlıklı bir kurum kültürü oluşturulabileceğini de
düşünmüyorum.
Benim yaklaşımım, çalışana güvenmek ama sınırları da net belirlemektir. Özgürlük, sorumlulukla birlikte
geldiğinde anlamlı. Biz de bu dengeyi kurmaya ve çalışanın yaşam dengesini gözetmeye özen
gösteriyoruz.

9. Şirketinizin Uzun Vadeli İnsan Kaynakları Vizyonunu Nasıl Tanımlarsınız?

Vizyonumuz çok net: İnsanı geliştiren, yaşayan ve sürdürülebilir bir kurum kültürü inşa etmek. Bu,
sadece çalışan mutluluğuyla değil, aynı zamanda organizasyonel esneklik, liderlik dönüşümü ve
toplumsal fayda anlayışıyla da şekilleniyor.
Gelecekte İnsan Kaynaklarının stratejik ortak olarak kurumların karar mekanizmalarında daha fazla aktif
rol alacağına inanıyorum. Yapay zekanın süreçlere entegre edileceği aşikar. Her ne kadar insan
etkileşiminin önemine ve benzersizliğine inansam da, yapay zekanın bize daha ölçülebilir bir ortam
yaratacağını düşünüyorum. Karar mekanizmalarımızda kullanabileceğimiz daha fazla veri, insan
faktörünün duygusal yönü ile harmanlandığında daha iyi sonuçlar üretmemiz ve aksiyonlar almamız için
yardımcı olacaktır. Biz de bu vizyon doğrultusunda veriyi daha çok kullanacağımız ve çalışan gelişimini
strateijk hedefler doğrultusunda artıracağımız bir vizyon ile hareket ediyoruz.

10. Bir Kriz Anında İnsan Kaynakları Olarak Nasıl Bir Rol Oynadınız ve Hangi Adımları Attınız?

Sanırım yaşadığım en büyük kriz pandemi süreci oldu. Birçok kurum gibi bizim için de gerçek bir sınav
oldu. O dönemde insan kaynakları olarak sadece süreç yöneticisi değil, aynı zamanda moral kaynağı ve
güven unsuru olmamız gerekti.
İlk adımımız; çalışan sağlığına odaklanmak ve iş sürekliliğimizi sağlayabilmek için hızlıca dijital altyapıyı
kurmak oldu. Ardından tüm çalışanlara şeffaf, açık ve düzenli bilgilendirmeler yaptık. Bu dönemde en
önemli rolüm, daha önce hiç karşılaşmadığım bir durumla mücadele ederken, insanlara yalnız
olmadıklarını hissettirmekti.
Bazı arkadaşlar evde yalnız kaldı, bazıları ailesinden uzaklaştı. O zaman bir yöneticiden çok güven
duyabilecekleri bir arkadaşları olarak yanlarında olmaya çalıştım. O kriz döneminde atılan en güçlü
adım, aslında aynı kaderi paylaşmak ve birbirimizin halinden anlamaktı. Bir yandan kurumumuzu işler
ve üretken şekilde ayakta tutmaya çalışıp belirsizlikler içinde sürekli sorulara maruz kalırken bir yandan
daha önce hiç karşılaşmadığımız koşullar ve durumlarla mücadele etmek zorunda kaldık. O günlerden
sonra ise çalışanlarımızla aramızda çok daha derin bir bağ oluştu.

Anasayfa CV Oluştur İş Ara Aday Giriş İş İlanı Ver