Microsoft / Tamer Özmen: Yeni Ol, Önde Ol
Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? İş hayatına nasıl ve nerede başladınız?
Kariyerimin ilk adımlarını 90’lı yılların ortalarında Amerika Birleşik Devletleri’nde Priceline’ı kuran ekip içerisinde yer alarak attım. Priceline turizm ve rezervasyon hizmetleri konusunda gerek yenilikçiliği, gerekse iş ortakları yönetimi açısından internet dünyasının başarılı ilk girişimlerinden biri olduğu için hızla büyüdü. Priceline’da Satıştan Sorumlu Başkan Yardımcısı olarak 1.4 milyar dolarlık bütçeyi yönettim. Bir süre sonra Priceline’ı Avrupa’da kurmak için İngiltere’ye yerleştim. Orada Ürünler ve Satıştan Sorumlu Başkan Yardımcısı olarak görevime devam ettim. Daha sonrasında bir dönem Doğan Online’da (DOL) CEO olarak online platformları yönettim. Ardından İngiltere’ye dönerek TouchLocal firmasını kurdum. TouchLocal Londra’da yerel arama motoru ile internet reklamcılığı hizmetleri sunuyordu. Çalışmalarımız, Avrupa’nın en büyük GSM operatörlerinden biri olan Orange’ın dikkatini çekti ve tekrar profesyonel yöneticiliğe dönüp uzun süre Orange’da İnternet Kanallarından Sorumlu Başkan Yardımcısı olarak görev aldım. Teknoloji sektörünün gelişim yıllarında girişimcilikten yöneticiliğe birçok farklı pozisyonlarda çalıştım. Daha sonra Microsoft’un teklifi ile Türkiye’ye döndüm.
Uzun yıllar yurtdışında yaşadığınızı biliyoruz. Peki Microsoft Türkiye çatısı altına katılmanız nasıl oldu?
Türkiye’ye dönüş süreci çok hızlı gelişti, dönüş hiç planlarımda yoktu. Teklif bir headhunter tarafından geldi, hemen üzerinde Türkiye ile ilgili araştırma yaptım. Türkiye’nin 2010 yılı tüm dünyada etkili olan krizi etkilenmeden hızlıca atlatmış olması gelecek potansiyelini gösteriyordu. Microsoft’un ürün portföyünü görünce, bu sektörde bir büyük projelere imza atabileceğimize inandım. Bugün geriye giden Avrupa yerine Türkiye gibi bir ülkede kariyerimi devam ettirmenin daha mantıklıca bir yaklaşım olduğunu düşünüyorum.
Microsoft gibi bir dünya teknoloji devinin ülke müdürlüğü görevini üstleniyorsunuz. Bunun ne gibi zorlukları var?
Microsoft Türkiye’ye yönetici olarak geldiğimde önceliğimi şirketi tanımaya ve tüm ürün – servislere hâkim olmaya verdim. Çünkü Microsoft kurumsaldan bireysele çok fazla alanda birçok ürün ve çözüm sunan bir şirket. Microsoft Türkiye, görevime başladığım dönemde 350 kişilik çok yetenekli ve pozitif bir ekiple profesyonel konumlandırmasını sürdürüyordu. Sektöründe beğenilen, gençlerin en çok çalışmak istediği şirketler arasında ilk sıralarda yer alan Microsoft’ta ilk odaklandığım nokta ‘ortak bir vizyon’ çalışması yapmak oldu. Bu doğrultuda yaptığımız çalışmanın sonunda "Yeni ol, önde ol” sloganını geliştirerek stratejiler saptamaya başladım. Takımla beraber, 1 – 3 ve 5 yıllık detaylı stratejik planlar geliştirmeye odaklandık. Bu planları aylık hedeflere döndürüp, kısa ve uzun vadede geri getirisi olan projeleri sıralandırarak, çok detaylı bir planlama ve hayata geçirme süreci hazırladık. Tasarladığımız planlarımızda ilgili alanlarımızı kobiler, kurumsal şirketler, son kullanıcılar, girişimci ekonomisi ve sosyal sorumluluk projeleri olarak beşe böldük.
Microsoft Türkiye’nin hayata geçirdiği Açık Akademi Projesi’nden biraz bahseder misiniz? Projenin bugün geldiği nokta ve hedefleriniz nelerdir?
Microsoft Türkiye olarak uzun zamandır üzerinde titizlikle çalıştığımız Açık Akademi projesini Ocak başında duyurduk. Açık Akademi, Türkiye’nin ilk ve tek herkese açık, ücretsiz uygulama geliştirme yazılım okuludur. Ülkemizin genç ve dinamik bilişim kullanıcılarına uygulama geliştirmeyi online platform üzerinden öğreten proje sayesinde öğrencilerin uygulama pazarında yer almalarını sağlayarak hem istihdamına destek olmak hem de yeni girişimci ekonomisine katkı sağlamağı amaçladık. Üç farklı eğitim seviyesinin bulunduğu Açık Akademi’den, hem uygulama ve/veya yazılım geliştirmeye başlamak isteyenler, hem de profesyonel anlamda uygulama geliştiren profesyoneller faydalanabiliyor. Açık Akademi iki ay içinde toplamda 55 binden fazla kişiye eğitim verdi. Açık Akademi projesini oluştururken amacımız, gençlere önümüzdeki yıl 60 milyon dolara ulaşacak olan uygulama pazarında yer edinebilmeleri sağlamaktı. Bugüne kadar katıldıkları eğitim modüllerini tamamlayan 12 bin 500 öğrenci de katılım belgesi almaya hak kazandı. Daha şimdiden öğrencilerimizden 4269 kişinin ilk interaktif uygulama yazma eğitimini tamamlayıp ilk uygulamalarını yazmış olmaları bizlere heyecan veriyor.
Windows 8 yenilikleri nelerdir? Bu sürüm hayatımızda neleri değiştirecek?
Microsoft’un yepyeni bir kullanıcı deneyimi yaşatmak üzerine tasarlanan işletim sistemi Windows 8 kullanıcılara sevdikleri fonksiyoneliteyi sağlarken, kurumlarda da Bilişim Teknolojileri departmanlarının istediği kurumsal seviyedeki yetenekler ile donanmış olarak sunuluyor. Masaüstü PC’lerden dizüstü bilgisayarlara, tabletlerden hepsi bir arada PC’lere kadar her cihazda aynı kullanım deneyimini sunmak üzere tasarlanmış olan Windows 8, bulut ile en etkin çalışan işletim sistemi olarak da dikkat çekiyor. Kullanıcılar isterlerse Microsoft hesabıyla giriş yaparak, tüm ayarlarını farklı cihazlara taşıyabiliyor, bulut üzerinde depolama özelliğini kullanabiliyor, e-postalarına her cihazdan aynı şekilde erişerek iletişim kurabiliyor, takvim ve rehberinde yer alan kişi bilgilerine kolayca ulaşabiliyor ve daha birçok hizmete istedikleri cihazdan alışık oldukları şekliyle her an erişebiliyorlar. Windows tabanlı bilgisayarların yanı sıra kullanıcılar buluta erişerek aynı kullanım deneyimini Windows Phone 7 akıllı telefonlar ile de yaşayabiliyor. Yeni Windows 8 "Başlangıç” ekranı ve "Metro” stili uygulamalar ile gelen Windows 8 hem klasik klavye ve fare ile hem de dokunmatik arayüz ile daha üretken bir kullanım sunuyor.
Microsoft Türkiye olarak yakın dönem projeleriniz hakkında bilgi alabilir miyiz?
Microsoft Türkiye olarak 5 temel stratejimiz bulunuyor. Bunlar KOBİ’lere rekabet avantajı sağlayarak güçlendirmek, kurumsal verimliliği sağlamak, tüketici için hayatı kolaylaştırmak, girişimci ekonomisinde yeni bir sektör yaratmak ve sosyal sorumluluk çalışmalarını artırmak. Bu doğrultuda da yatırımlarımızı ve hedeflerimizi ortaya koyuyoruz. Özellikle Türkiye’yi dünyanın ilk 10 büyük ekonomisi arasına taşıyacak olan kurumlarımızın teknolojik bilgilerini artırmayı amaçlıyor böylece Türkiye’ye mümkün olduğu kadar fazla kaynak çekebileceğimize inanıyoruz. Bu doğrultuda da söz konusu 5 alanda da çeşitli projelere imza atıyor ve kadromuzu da yeni katılımlarla güçlendiriyoruz.
Kariyerimin ilk adımlarını 90’lı yılların ortalarında Amerika Birleşik Devletleri’nde Priceline’ı kuran ekip içerisinde yer alarak attım. Priceline turizm ve rezervasyon hizmetleri konusunda gerek yenilikçiliği, gerekse iş ortakları yönetimi açısından internet dünyasının başarılı ilk girişimlerinden biri olduğu için hızla büyüdü. Priceline’da Satıştan Sorumlu Başkan Yardımcısı olarak 1.4 milyar dolarlık bütçeyi yönettim. Bir süre sonra Priceline’ı Avrupa’da kurmak için İngiltere’ye yerleştim. Orada Ürünler ve Satıştan Sorumlu Başkan Yardımcısı olarak görevime devam ettim. Daha sonrasında bir dönem Doğan Online’da (DOL) CEO olarak online platformları yönettim. Ardından İngiltere’ye dönerek TouchLocal firmasını kurdum. TouchLocal Londra’da yerel arama motoru ile internet reklamcılığı hizmetleri sunuyordu. Çalışmalarımız, Avrupa’nın en büyük GSM operatörlerinden biri olan Orange’ın dikkatini çekti ve tekrar profesyonel yöneticiliğe dönüp uzun süre Orange’da İnternet Kanallarından Sorumlu Başkan Yardımcısı olarak görev aldım. Teknoloji sektörünün gelişim yıllarında girişimcilikten yöneticiliğe birçok farklı pozisyonlarda çalıştım. Daha sonra Microsoft’un teklifi ile Türkiye’ye döndüm.
Uzun yıllar yurtdışında yaşadığınızı biliyoruz. Peki Microsoft Türkiye çatısı altına katılmanız nasıl oldu?
Türkiye’ye dönüş süreci çok hızlı gelişti, dönüş hiç planlarımda yoktu. Teklif bir headhunter tarafından geldi, hemen üzerinde Türkiye ile ilgili araştırma yaptım. Türkiye’nin 2010 yılı tüm dünyada etkili olan krizi etkilenmeden hızlıca atlatmış olması gelecek potansiyelini gösteriyordu. Microsoft’un ürün portföyünü görünce, bu sektörde bir büyük projelere imza atabileceğimize inandım. Bugün geriye giden Avrupa yerine Türkiye gibi bir ülkede kariyerimi devam ettirmenin daha mantıklıca bir yaklaşım olduğunu düşünüyorum.
Microsoft gibi bir dünya teknoloji devinin ülke müdürlüğü görevini üstleniyorsunuz. Bunun ne gibi zorlukları var?
Microsoft Türkiye’ye yönetici olarak geldiğimde önceliğimi şirketi tanımaya ve tüm ürün – servislere hâkim olmaya verdim. Çünkü Microsoft kurumsaldan bireysele çok fazla alanda birçok ürün ve çözüm sunan bir şirket. Microsoft Türkiye, görevime başladığım dönemde 350 kişilik çok yetenekli ve pozitif bir ekiple profesyonel konumlandırmasını sürdürüyordu. Sektöründe beğenilen, gençlerin en çok çalışmak istediği şirketler arasında ilk sıralarda yer alan Microsoft’ta ilk odaklandığım nokta ‘ortak bir vizyon’ çalışması yapmak oldu. Bu doğrultuda yaptığımız çalışmanın sonunda "Yeni ol, önde ol” sloganını geliştirerek stratejiler saptamaya başladım. Takımla beraber, 1 – 3 ve 5 yıllık detaylı stratejik planlar geliştirmeye odaklandık. Bu planları aylık hedeflere döndürüp, kısa ve uzun vadede geri getirisi olan projeleri sıralandırarak, çok detaylı bir planlama ve hayata geçirme süreci hazırladık. Tasarladığımız planlarımızda ilgili alanlarımızı kobiler, kurumsal şirketler, son kullanıcılar, girişimci ekonomisi ve sosyal sorumluluk projeleri olarak beşe böldük.
Microsoft Türkiye’nin hayata geçirdiği Açık Akademi Projesi’nden biraz bahseder misiniz? Projenin bugün geldiği nokta ve hedefleriniz nelerdir?
Microsoft Türkiye olarak uzun zamandır üzerinde titizlikle çalıştığımız Açık Akademi projesini Ocak başında duyurduk. Açık Akademi, Türkiye’nin ilk ve tek herkese açık, ücretsiz uygulama geliştirme yazılım okuludur. Ülkemizin genç ve dinamik bilişim kullanıcılarına uygulama geliştirmeyi online platform üzerinden öğreten proje sayesinde öğrencilerin uygulama pazarında yer almalarını sağlayarak hem istihdamına destek olmak hem de yeni girişimci ekonomisine katkı sağlamağı amaçladık. Üç farklı eğitim seviyesinin bulunduğu Açık Akademi’den, hem uygulama ve/veya yazılım geliştirmeye başlamak isteyenler, hem de profesyonel anlamda uygulama geliştiren profesyoneller faydalanabiliyor. Açık Akademi iki ay içinde toplamda 55 binden fazla kişiye eğitim verdi. Açık Akademi projesini oluştururken amacımız, gençlere önümüzdeki yıl 60 milyon dolara ulaşacak olan uygulama pazarında yer edinebilmeleri sağlamaktı. Bugüne kadar katıldıkları eğitim modüllerini tamamlayan 12 bin 500 öğrenci de katılım belgesi almaya hak kazandı. Daha şimdiden öğrencilerimizden 4269 kişinin ilk interaktif uygulama yazma eğitimini tamamlayıp ilk uygulamalarını yazmış olmaları bizlere heyecan veriyor.
Windows 8 yenilikleri nelerdir? Bu sürüm hayatımızda neleri değiştirecek?
Microsoft’un yepyeni bir kullanıcı deneyimi yaşatmak üzerine tasarlanan işletim sistemi Windows 8 kullanıcılara sevdikleri fonksiyoneliteyi sağlarken, kurumlarda da Bilişim Teknolojileri departmanlarının istediği kurumsal seviyedeki yetenekler ile donanmış olarak sunuluyor. Masaüstü PC’lerden dizüstü bilgisayarlara, tabletlerden hepsi bir arada PC’lere kadar her cihazda aynı kullanım deneyimini sunmak üzere tasarlanmış olan Windows 8, bulut ile en etkin çalışan işletim sistemi olarak da dikkat çekiyor. Kullanıcılar isterlerse Microsoft hesabıyla giriş yaparak, tüm ayarlarını farklı cihazlara taşıyabiliyor, bulut üzerinde depolama özelliğini kullanabiliyor, e-postalarına her cihazdan aynı şekilde erişerek iletişim kurabiliyor, takvim ve rehberinde yer alan kişi bilgilerine kolayca ulaşabiliyor ve daha birçok hizmete istedikleri cihazdan alışık oldukları şekliyle her an erişebiliyorlar. Windows tabanlı bilgisayarların yanı sıra kullanıcılar buluta erişerek aynı kullanım deneyimini Windows Phone 7 akıllı telefonlar ile de yaşayabiliyor. Yeni Windows 8 "Başlangıç” ekranı ve "Metro” stili uygulamalar ile gelen Windows 8 hem klasik klavye ve fare ile hem de dokunmatik arayüz ile daha üretken bir kullanım sunuyor.
Microsoft Türkiye olarak yakın dönem projeleriniz hakkında bilgi alabilir miyiz?
Microsoft Türkiye olarak 5 temel stratejimiz bulunuyor. Bunlar KOBİ’lere rekabet avantajı sağlayarak güçlendirmek, kurumsal verimliliği sağlamak, tüketici için hayatı kolaylaştırmak, girişimci ekonomisinde yeni bir sektör yaratmak ve sosyal sorumluluk çalışmalarını artırmak. Bu doğrultuda da yatırımlarımızı ve hedeflerimizi ortaya koyuyoruz. Özellikle Türkiye’yi dünyanın ilk 10 büyük ekonomisi arasına taşıyacak olan kurumlarımızın teknolojik bilgilerini artırmayı amaçlıyor böylece Türkiye’ye mümkün olduğu kadar fazla kaynak çekebileceğimize inanıyoruz. Bu doğrultuda da söz konusu 5 alanda da çeşitli projelere imza atıyor ve kadromuzu da yeni katılımlarla güçlendiriyoruz.