Tan Sağtürk: Bir Yaz Gecesi Rüyası
Dans hayatınız nasıl başladı? 30 yıldır dünya sahnelerinde olan bu kadar başarılı ve ünlü bir dansçı olacağınız aklınıza gelmiş miydi?
1979-1980 yılları arasında İzmir Devlet Konservatuarı’nda başlayıp Ankara Devlet Konservatuarı’nda devam ettim. 10 yıllık uzun ve ciddi bir eğitim sürecim oldu. Bu sırada hiç hedef belirlemeden ilerledik. Sadece bize verilenleri uygulamaya çalıştık. Ama sınıf arkadaşlarım, sınıfım hep başarılı kabul edildi. Bu yüzden hocalarımız bize her zaman yüksek hedef limitleri koydular. Ve biz hep bu hedeflere ulaşmaya çalıştık. Ancak bir süre sonra bu hedeflerin de ilerisine geçtik. Hocalarımızın da bunu görmüş olması gerçekten mutluluk vericiydi.
Fransa Devlet Balesi’nde baş dansçılığa yükselen bir sanatçı olarak Türkiye’de sanata duyulan ilgili ve bakışı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ben Türkiye’de özellikle popüler kültürün çok rağbet gördüğünü düşünüyorum. Bunun yanında klasik sanatları ve sahne sanatları da desteklenmeli ve teşvik edilmeli. Bunu sadece sanatçıların değil Kültür Bakanlığı’nın da bir devlet stratejisi olarak ortaya koymasında fayda var. İnsanlar sanatların değil, daha çok sanatçıların peşinden gelirler. Önemli olan sanatçılara verilen değer ve onların starlaştırılmasıdır. Sanıyorum bu gerçekleştiğinde insanlar doğru yapılan her işin takipçisi ve seyircisi olacaktır.
Doğu’da açtığınız okullarla bölge halkının bale ve dansı sahiplenmesini sağladınız. Anadolu’da nasıl karşılandınız, halkın ilgisinden memnun musunuz? İstanbul ile karşılaştırma yaptığınızda neler söyleyebilirsiniz?
Anadolu bizim için gerçekten çok önemli bir yerdi. Çünkü Türkiye’nin genelini kapsıyordu. Türkiye’nin rengarenk kültür mozağinin içinde bizim eğitim gördüğümüz, öğrendiğimiz kültürü yaygınlaştırmak benim için çok önemliydi. Dolayısıyla Türkiye’nin her yerinde bale okulları açtık. Ve okullarımız çok rağbet gördü. İstanbul’la karşılaştırıldığında elbetteki bir takım farklılıklar olacaktır. Ama Cumhuriyet tarihinin ilk kültür merkezlerinin sanat okulları olduğunu göz önüne alırsak biz Anadolu’daki gelişmelerden, çalışmalardan son derece mutluyuz ve karşılığını almaktayız.
Dans okulları projenizi geliştirmeyi düşünüyor musunuz? Yeni projeler yolda mı?
Bale ve dans eğitim merkezlerimiz akademi halini aldılar. Ve bu çerçevede içine drama ve müzik eğitimi de dahil oldu. Bunun yanı sıra yeni açılacak olan Çekmeköy’deki okulumuzda çağdaş sirk sanatları eğitimine de başlamak arzusundayız. Tabi ki bunların vakıflaştırılması ve buradan çıkan öğrencilerin çeşitli topluluklarda dans etmesi son derece önemli bizim için. Büyük olasılıkla bundan sonra etap o toplulukları kurarak okul ve topluluk bağlamında çalışmalar yaratmak olacaktır.
Hayat mottonuz nedir? Sizi en çok ne mutlu eder?
Elbetteki çok şey beni mutlu ediyor. Ama bütün hedeflediğimiz projelerin ortaya çıkmış olması ve bundan verim elde ediyor olmamız sanırım bizi en çok mutlu edecek olan şeydir. Diğer taraftan da kurulmuş olan projelerin içinde bulunan ekibinin bir çalışma ahenginin olması sanırım bu çalışmanın başarısını da getirecektir. Tek başına bir şey yapmak mümkün değil bu bir ekip çalışması. Bu yüzden her geçen sene öğrencilerimizde gözlemlediğimiz gelişim, okulumuzdan çıkacak çocuklarımızın kendi bünyemizde oluşturacağımız toplulukta dans etmeleri, yanımızda yer almaları bizim için gerçek bir mutluluk kaynağı olacak.
Kızınız Ada’nın doğumundan sonra hayatınızda neler değişti?
Ada’nın doğumundan sonra kendini dinleme ve aileyle birlikte yaşama olgusu gelişmeye başladı. Bizim için büyük bir dünya kuruldu. Yeni yapılacak her şeyin içinde fikren olmasa bile manevi olarak kızım olacak. Ama diğer taraftan da bizimle birlikte büyüyen bir çocuk yaratıcı yüzünü annesine, babasına ve çevresine gösterecektir.
Başarılı olmak için sizce en önemli şey nedir?
a-çok çalışmak b- disiplin c- işini sevmek d- hepsi
Elbetteki bütün bunlar önemli. Ancak bunların yanı sıra başarı için şansta ve kendi şansını yaratabilmek için biraz da zaman gerekiyor diye düşünüyorum. Aynı zamanda kendi mesleğinin süpervizörlüğünü yapabilmekte önemli. İyi bir ekip oluşturmak ve iş ahlakının olması gibi sayılamayacak kadar çok unsur gerekiyor. İşine, başarının sırrı olabilecek her şeyden bir tutam ekleyebilmek gerekiyor.
1979-1980 yılları arasında İzmir Devlet Konservatuarı’nda başlayıp Ankara Devlet Konservatuarı’nda devam ettim. 10 yıllık uzun ve ciddi bir eğitim sürecim oldu. Bu sırada hiç hedef belirlemeden ilerledik. Sadece bize verilenleri uygulamaya çalıştık. Ama sınıf arkadaşlarım, sınıfım hep başarılı kabul edildi. Bu yüzden hocalarımız bize her zaman yüksek hedef limitleri koydular. Ve biz hep bu hedeflere ulaşmaya çalıştık. Ancak bir süre sonra bu hedeflerin de ilerisine geçtik. Hocalarımızın da bunu görmüş olması gerçekten mutluluk vericiydi.
Fransa Devlet Balesi’nde baş dansçılığa yükselen bir sanatçı olarak Türkiye’de sanata duyulan ilgili ve bakışı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ben Türkiye’de özellikle popüler kültürün çok rağbet gördüğünü düşünüyorum. Bunun yanında klasik sanatları ve sahne sanatları da desteklenmeli ve teşvik edilmeli. Bunu sadece sanatçıların değil Kültür Bakanlığı’nın da bir devlet stratejisi olarak ortaya koymasında fayda var. İnsanlar sanatların değil, daha çok sanatçıların peşinden gelirler. Önemli olan sanatçılara verilen değer ve onların starlaştırılmasıdır. Sanıyorum bu gerçekleştiğinde insanlar doğru yapılan her işin takipçisi ve seyircisi olacaktır.
Doğu’da açtığınız okullarla bölge halkının bale ve dansı sahiplenmesini sağladınız. Anadolu’da nasıl karşılandınız, halkın ilgisinden memnun musunuz? İstanbul ile karşılaştırma yaptığınızda neler söyleyebilirsiniz?
Anadolu bizim için gerçekten çok önemli bir yerdi. Çünkü Türkiye’nin genelini kapsıyordu. Türkiye’nin rengarenk kültür mozağinin içinde bizim eğitim gördüğümüz, öğrendiğimiz kültürü yaygınlaştırmak benim için çok önemliydi. Dolayısıyla Türkiye’nin her yerinde bale okulları açtık. Ve okullarımız çok rağbet gördü. İstanbul’la karşılaştırıldığında elbetteki bir takım farklılıklar olacaktır. Ama Cumhuriyet tarihinin ilk kültür merkezlerinin sanat okulları olduğunu göz önüne alırsak biz Anadolu’daki gelişmelerden, çalışmalardan son derece mutluyuz ve karşılığını almaktayız.
Dans okulları projenizi geliştirmeyi düşünüyor musunuz? Yeni projeler yolda mı?
Bale ve dans eğitim merkezlerimiz akademi halini aldılar. Ve bu çerçevede içine drama ve müzik eğitimi de dahil oldu. Bunun yanı sıra yeni açılacak olan Çekmeköy’deki okulumuzda çağdaş sirk sanatları eğitimine de başlamak arzusundayız. Tabi ki bunların vakıflaştırılması ve buradan çıkan öğrencilerin çeşitli topluluklarda dans etmesi son derece önemli bizim için. Büyük olasılıkla bundan sonra etap o toplulukları kurarak okul ve topluluk bağlamında çalışmalar yaratmak olacaktır.
Hayat mottonuz nedir? Sizi en çok ne mutlu eder?
Elbetteki çok şey beni mutlu ediyor. Ama bütün hedeflediğimiz projelerin ortaya çıkmış olması ve bundan verim elde ediyor olmamız sanırım bizi en çok mutlu edecek olan şeydir. Diğer taraftan da kurulmuş olan projelerin içinde bulunan ekibinin bir çalışma ahenginin olması sanırım bu çalışmanın başarısını da getirecektir. Tek başına bir şey yapmak mümkün değil bu bir ekip çalışması. Bu yüzden her geçen sene öğrencilerimizde gözlemlediğimiz gelişim, okulumuzdan çıkacak çocuklarımızın kendi bünyemizde oluşturacağımız toplulukta dans etmeleri, yanımızda yer almaları bizim için gerçek bir mutluluk kaynağı olacak.
Kızınız Ada’nın doğumundan sonra hayatınızda neler değişti?
Ada’nın doğumundan sonra kendini dinleme ve aileyle birlikte yaşama olgusu gelişmeye başladı. Bizim için büyük bir dünya kuruldu. Yeni yapılacak her şeyin içinde fikren olmasa bile manevi olarak kızım olacak. Ama diğer taraftan da bizimle birlikte büyüyen bir çocuk yaratıcı yüzünü annesine, babasına ve çevresine gösterecektir.
Başarılı olmak için sizce en önemli şey nedir?
a-çok çalışmak b- disiplin c- işini sevmek d- hepsi
Elbetteki bütün bunlar önemli. Ancak bunların yanı sıra başarı için şansta ve kendi şansını yaratabilmek için biraz da zaman gerekiyor diye düşünüyorum. Aynı zamanda kendi mesleğinin süpervizörlüğünü yapabilmekte önemli. İyi bir ekip oluşturmak ve iş ahlakının olması gibi sayılamayacak kadar çok unsur gerekiyor. İşine, başarının sırrı olabilecek her şeyden bir tutam ekleyebilmek gerekiyor.